TİYATROLAR ÖL(DÜRÜLÜ)ÜYOR!

Ne hıncımız varsa sanattan çıkarmaya alışmış bir ülkeyiz. Seçim olur sanat darbe yer, ekonomik kriz olur sanat darbe yer, pandemi olur sanat darbe yer…

Yaklaşık 6 aydır sonunun nereye gittiğini bilmediğimiz bir pandemi süreci içerisindeyiz. Zor dönemler, zor günler adı altında herkesi mücadeleye davet eden çok sevgili devletimiz yaz geldiği anda turizm payını alabilmek için her şeyi yok saymayı tercih etti ama tiyatrolar kapalıydı.

Turizm sezonu bitip herkes evlerine dönüp yapılması gereken rantlar da tamamlanında bazı kısıtlamalar olsa da her yer açık, etkinlikler devam ediyor, AVM’lerde kol geziyorken tiyatrolar kapalı.

Pandemiden Önce

Tiyatrolar pandemiden önce de çok çok iyi durumda değildi. Cahilleştirilen bir toplum ve fakirleştirilen insanlar neticesinde özel tiyatrolar zaten ayakta duramaz hale gelmişti. İçlerinden en iyi direnmeye devam ederken, pandemi öncesinde de zar zor ayakta duran tiyatrolar ve sanat kuruluşları mevcuttu. Pandemi de işin içine girdiğinde artık sahne kirasını bile ödeyemeyen, oyun çıkarsa bile yasaktan dolayı seyirci bulamayan bir hale geldi.

Pandemiden önce gerçekten direnmeyi başaran tiyatrolar bir nevi kazanan taraf olma yolunda ilerledi. Özel tiyatroların bir lüks haline gelmesi toplumsal yapı içerisinde her ne kadar sorun yaşatsa da sahnesini devam ettirmek isteyenlerin varlığı her zaman güç verdi sanat dünyasına.

Yıldız Kenter gibi büyük bir örnek var oldu hayatımızda pandemiden önce. En kaliteli oyunları sergilemesine rağmen kaç kere artık kapanma eşiğine gelse de sanat adına direndi Kenter usta. Mutlaka birilerine örnek oldu ki hala inatla direniyor özel tiyatrolarımız.

Kavuk Meselesi

İş pandemi dönemine geldiğinde, tiyatrolar kapatıldığında herkes zannetti ki sanat bitti. Tiyatro hayatımızın içinde, sanat varlığımızın bir parçası. Bir süre yeniliklere kucak açamasak da bir kavuk devri oldu yaz döneminde.

Usta tiyatrocu Ferhan Şensoy’dan Dümbüllü’nün kavuğunu yıllar önce devralan Rasim Öztekin, Baba Sahne’nin de kurucusu olan Şevket Çoruh’a verdi. Bir kavuk bir insana bu kadar yakışmazdı gerçekten. Belki herkesin televizyonlardan bildiği Şevket Çoruh sahnede de çok başarılı olmasının yanında Kadıköy’de Baba Sahne’yi kurdu ve her türlü mücadeleyi vererek yaşatmaya devam ediyor.

Tiyatrolar Ölmesin

Her küçük olumsuzlukta kapanan tiyatroları duymaktan yorulmadık mı? Sanatla yaşam bulan ve bulduran insanların mücadele içinde hayatını geçirmek zorunda kalmasından yorulmadık mı?

Tiyatrolar ölmesin, herkesten daha çok, toplumlardan daha çok yaşasın tiyatrolarımız. Yaşasın ki konuk olabildiğimi farklı hayatlarda bulabilelim kendimizi.

Canımız her istediğinde sahnenin tozuna daha da yakın olabilelim. Sosyal devlet gerçekten de bir kere sanata ve topluma yarasın ki ekonomimiz sarsılmadan sanatı ciğerlerimize doldurabilelim.

Tiyatrolar ölmesin, sonsuz olsun!

Bir Cevap Yazın